unalsa Edebiyat Bölümü sorumlusu
Mesaj Sayısı : 33 Yaş : 47 Nereden : istanbul Meslek : öğretmen Kayıt tarihi : 17/09/06
| Konu: EDEBİ AKIMLAR - 2 Perş. Ara. 21, 2006 2:18 am | |
| NATÜRALİZM19. yy.ın ilk yarısındaFransa’da doğmuştur.Daha çok nesirde görülmüş bir akımdır.Realizme tepki olarak değil, realizmin gerçekçilik oranını yetersiz bulduğu için doğmuş bir akımdır.Edebiyata gözlem ve deneyin bağlı olduğu determinizmi sokmuştur. Determinizme göre tabiatta aynı sebepler, aynı şartlarda aynı sonuçları doğurur. Natüralistler determinizmi topluma ve insana uygulamışlardır. Toplum büyük bir lâboratuar, insan denek, sanatçı da bilgindir.Natüralistler, insanın bütün özelliklerini bilim çıplaklığı ile ortaya çıkarmayı amaçlamışlardır.İnsanların davranışlarını soya çekime bağlı içgüdülerin belirlediğine inanmışlardır.Sanatçı tam bir bilim adamı tarafsızlığıyla davranmak zorundadır. Bu yüzden seçilen kişiler tam bir bilim adamı tarafsızlığıyla konuşturulurlar. Kahramanlar yetiştikleri çevreye göre konuşurlar.Natüralistler "sanat toplum içindir" anlayışıyla sanatı, toplumun yaralarını deşip çirkinlikleri ortaya çıkaracak bir araç olarak görmüşlerdir.Çevre tasvirleri çok önemli değildir. İğrenç, çirkin ve bayağı sahneler dahi tasvir edilmiştir. Onlara göre hayat bayağı, çirkin, aşağılık iç güdülerden ibarettir. Bedende ruh da yoktur. Kötü çevreler kötü kişileri yetiştirir. Bunda kişilerin günahı yoktur. Kişiliği çevre oluşturduğu için çevrenin iyi gözlemlenmesi ve tasvir edilmesi önemlidir.Natüralist eserlerde aşırı bir kötümserlik hakimdir.Eserler genellikle bir felâketle biter.Üslupta titiz değildirler, çirkin sözlere sık sık yer verirler. Dilleri her seviyedeki insanın anlayabileceği bir dildir.Önemli temsilcileriKurucusu Emile Zola’dır. Diğer temsilcileri: Alphonse Daudet, Guy de Maupassant, J. Steinbeck,Türk edebiyatındaBeşir Fuat (ilk), Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi Gürpınar.SEMBOLİZM19. yüzyılın sonlarında,Fransa'da,Parnasizm’e tepki olarak ortaya çıkmıştır.Gerçeği olduğu gibi anlatmak mümkün değildir. Duyularımız dış dünyanın asıl durumunu değiştirerek bize ulaştırır. Dış dünya olduğu gibi değil, hissedildiği, algılandığı, duyulduğu gibi yansıtılır.Şiir, gerçeği değil, gerçeğin bizde bıraktığı izlenimleri anlatır. Eşyanın insan ruhunda aldığı şekle bakılmıştır.Şiirde bazı sözlere yeni anlamlar yüklenmiş, alışılmamış eski sözler bulunup işlenmiştir.Mecazlı anlatıma ve imgelere sık sık başvurulmuştur.Telkin önemlidir. Bu sayede bilgi vermek, açık ve anlaşılır olmak değil, şiiri her okuyanın kendine göre yorumlamasını sağlamak esastır. Şiir anlaşılmak için değil, duyulmak içindir.Şiiri müziğe yaklaştırmışlar, ahenge önem vermişler, "şiir, musiki ile söz arasında, sözden çok musikiye yakın bir dildir." demişlerdir. Musiki değeri olmayan sözler kabadır.Şiirde anlam geriye itilmiş, güzellik açıklıkta değil, anlam kapalılığında aranmıştır.Şiirde alacakaranlık, kızıl akşamlar, sararan yapraklar, durgun sular, üzüntü, üzüntü veren renkler yoğun olarak işlenmiştir.Her şeyi, rüyadaymış gibi, açıklıktan ve belirginlikten uzak görmüşlerdir.Dil oldukça ağırdır.Önemli temsilcileriC. Baudelaire, A. Rimbaud, P. Verlaine, S. Mallarme, P. ValeryTürk edebiyatındaAhmet Haşim, Cenap Şahabettin, Tevfik Fikret'in "Çınar" şiiriEMPRESYONİZMİzlenimcilik.19. yy.da ortaya çıkmıştır.Edebiyatta ve resimde gelişerek bütün güzel sanatları etkilemiştir.Dış dünyada görülen varlığın gerçek yönü değil, kişide bıraktığı izlenimler önemlidir. bu nedenle anlatılan dış dünya değil, dış dünyadaki varlıkların hayale bürünmüş izlenimleridir. Aslında dış âleme, oradaki varlıklara ve nesnelere karşı ilgisizdirler.Anlam belirginliğinden çok kapalılık yeğlenmiştir, anlamın yoruma uygun olması beklenmiştir.Sanatın amacı birtakım gerçekleri yansıtmak değildirGerçekler kişilere göre değişir ve kişisel değer kazanırÖnemli temsilcileriVerlaine, Rimbaud, Rilke, Concourd Kardeşler, JoyceTürk edebiyatındaAhmet Haşim, Cenap Şahabettin, Ahmet Muhip Dıranas.Kübizm20. yy.ın başındaEmpresyonizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.Daha sonra resimde kendini göstermiştir.Devamlı ve değişmez olan eşyanın özünün tasvirine çaba gösterir. Eşyanın dış görünüşüyle birlikte özünün de gösterilmesi gerekir. Yalnız dış görünüş değil, duygular da anlatılmalıdır. TemsilcileriA. Salmon, Mak Jacob, J. CocteauEKSPRESYONİZMİzlenimciliğe tepki olarak doğan bu akım bir bakıma romantizmin değişik bir yorumudur.Önemli temsilcileriFranz Kafka, J. Joyce, T.S. EliotDadaizmKişiyi aklın tutsaklığından ve aklın kurduğu düzenden; sanatı dil, vezin, kafiye, biçim, anlam kaygılarından kurtarmak; kelimeleri bilinen anlamları ve alışılmış estetik kurallaı dışında bir düzenle birleştirmek; kalıplaşmış bütün sistemleri, kuralları, gelenekleri inkâr etmek, yıkmak; kuralsızlığı kural olarak benimsemek temeli üzerine kurulmuştur.Birinci Dünya Savaşı sırasında eve savaşı izleyen yıllarda baş gösteren karışıklık ve karamsarlık, kişi ve toplum ahlâkının yozlaşması, inançların sarsılması, değer yargılarının alt üst olması; derin bir umutsuzluğa kapılan, her şeyi kuşkuyla karşılayan genç kuşağı toplumda ve sanatta alışılmış her şeyi inkâra ve yıkmaya yöneltmiştir.Tristan Tzara adlı genç bir şairin Larousse sözlüğünden gelişigüzel açtığı bir sayfada rastladığı “dada” kelimesinin benimsenmesiyle ortaya atılan (şubat 1916) Dadaizm, şiddetli tepkiyle karşılanmıştır. Savaş içinde İsviçre’de doğup 1919-1920 yıllarında Fransa’da en ateşli dönemini yaşayan, zihinleri ön yargılardan kurtarma bakımından olumlu bir yanı da bulunan bu anarşist akım, 1922’de durulmuş, daha sonra yerini sürrealizme bırakmıştır.SÜRREALİZMGerçeküstücülük.1924’teFransa’da ortaya çıkmıştır.Sürrealistler, Freud'un psikanaliz yönteminden yola çıkmışlardır.[1][1]Sanatçı bilinç altındakileri dışa vurarak eserini oluşturur.Akıl ve mantık değersizdir. İnsanı yönlendiren iç güdülerdir, bilinç altıdır.Bu akıma göre edebî eserde bir kişinin sevaplarının yanında günahlarının, ahlâka uygun davranışlarının yanında uygun olmayanlarında bulunmaı gerekir.Bu akımın kurucuları, sanat hayatlarının ilk yıllarında dadaizmin etkisinde kalmışlardır.Önemli temsilcileriA. Breton, Aragon, EluardTürk edebiyatındaİkinci Yeni şairlerinin şiirlerinin çoğunda bu akımın izleri görülmektedir.EGZİSTANSİYALİZM (VAROLUŞÇULUK)Bir felsefe sistemidir.İlk olarak Alman düşünür Martin Heidegger tarafından ortaya atılmış (1927), İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız düşünür ve romancı Sartre’nin benimsemesi ve edebiyata uygulaması ile bütün dünyada yaygınlaşmıştır.İnsanın kendi değerlerini kendinin oluşturabileceğini; geleceğini yine kendisinin kurabileceğini savunan bir felsefe akımıdır.Önemli temsilcileriJ. P. Sartre, Russel, A. Camus, GideFütürizmMakineyi ve hızı sanata sokan bu akım20. yy.da ortaya çıkmıştır.Hayatta her şey hareketlidir. Sanatçı da kendinde bir hız bulmuş ve eserini bu hıza uydurmuştur.Geçmişe ve durgun davranışa düşmandır. İçinde bulunulan zamanın ve geleceğin dinamizmine yönelmiş, bu hareketliliğin sesini şiirleriyle duyurmuşlardır. Mısralarda makine ve çark sesleri duyurulmaya çalışılmıştır.TemsilcileriMarinettiTürk edebiyatındaNazım Hikmet | |
|
MuZuR_KiZ ADMİN
Mesaj Sayısı : 1859 Yaş : 33 Nereden : Cehennemin Dibi Gelcen Mi??? Meslek : Psikopat Psikolog Hobileriniz : Korkularım Kayıt tarihi : 16/09/06
| Konu: Geri: EDEBİ AKIMLAR - 2 Paz Ara. 31, 2006 9:20 am | |
| of yaaa sinir oluom bu akımlara | |
|